İdea Yayınevi / Temalar
site haritası 
Kültürel Benzeşme ve
Kültürel Türdeşleşme
 
Kültürel Çoğulculuk  
Değişim, gelişim zorunlu olarak Assimilasyon, şu ya da bu tikel kültüre Benzeşme değildir. Modernleşme varolan bir kültür biçiminin model alınması değildir. Modernleşme Dünya-Tininin küresel yenileşme ve gelişme sürecidir ve bu aynı Tinin, homo sapiensin özsel doğasının kendini edimselleştirmesi, yeryüzünün tüm insanlarının ideal, ereksel kültüre, gerçek uygarlığa doğru büyümesini anlatır. Assimilasyon yalnızca göreli bir gelişim, henüz saltık olmayan yetersiz, koşullu bir değişimdir ve sorumlusu kendini assimile etmekten, yüksek kültüre öykünmekten daha iyisini düşünemeyen ve yapamayan geri kültürdür.

Örnek ya da ölçün alınan kültürün kendisi değişme ve daha öte gelişme gereksinimi içinde duran henüz yetersiz bir yapıdır, Tinin özsel doğasının gerçek modeli değildir. Küreselleşme kavramı Dünya-Tininin göreli bir birliğini anlatmaz çünkü homo sapiensin ussal özü göreli ussalık ile değil ama ancak saltık ussallık ile doyum bulabilir ve bu ereğine erişinceye dek içinden geçtiği tüm sonlu ve yetersiz bilinç biçimlerini olumsuzlamadan yapamaz.

Kültürel-çoğulculuk postmodernist komplo değil ama yalnızca insanlığın tarihsel koşulların eşitsizliğine bağlı eşitsiz kültürel gelişiminin yarattığı bir olgusallıktır. Postmodernizm bir sürecin olmadığını, gelişmenin salt bir türlülük olduğunu düşünür, ve yalnızca bu durgunluğu sürdürmeyi ister çünkü usu reddedişinde bir idealin, bir ereğin, dolayısıyla bir gelişimin, bir sürecin vb. olduğunu doğrulayamaz.

Gelişim kavramının kendisi kültürel bir sıralamayı, kültürel bir hiyerarşiyi, gelişimin kendisinin değişik basamaklarının bir türlülüğünü varsayar. Yine gelişim kavramının kendisi kültürel assimilasyonu, küreselleşmenin tikel bir kültüre benzeşme olacağı mitini çürütür çünkü gelişim kavramı erekseldir, tinin gizilliğinin eksiksiz olarak edimselleşmesidir. Bu nedenledir ki küreselleşme sürecinin tinin kendi özselliğinden başka hiçbir önderliğe, hiçbir öncülüğe ve programa altgüdümlü olması olanaklı değildir. Küreselleşmenin yalnızca kimi tikel uluslara açık ve başkalarına kapalı olması söz konusu değildir, çünkü kültürlerin değerde eşitsizliğine karşı insanlık özsel karakterinde değer açısından saltık olarak eşittir, çünkü insanlık varoluşun daha değerlisi olmayan sonsuz değeridir.

SCHILLER

BEETHOVEN
Avrupa Birliği özgürleşmenin kazanılan ereğidir, çünkü özgürlük insanlığı kültürel ayrımların ötesine ve üzerine, tek bir Yasaya, tek bir Anayasaya, evrensel Türeye ve evrensel Hakka yükselten değişimin biricik olanağıdır. Onda çok-kültürlülük değişmeyen geleneğin, karakteri tutuculuk olan despotizmin, karakteri şiddet olan ideolojinin artıkları olarak postmodern komedyenlerin umutsuz savunusuna terkedilmiştir. Avrupa Birliği modern insanlığın gerçek egemenliğine, özgür İstencinin egemenliğine yürüyüşünde Dünya-Tininin ilk adımıdır.
İdea Yayınevi / 2014